18 Mart 2013 Pazartesi

Süper Lig 26.Hafta Değerlendirmesi (Cuma-Cumartesi)


Eskişehirspor - Elazığspor / Bursaspor - Trabzonspor  ( Cuma 20:00 )

TFF'nin bu sezon getirdiği aynı saatte iki maç saçmalığı yüzünden Eskişehir-Elazığ ve Bursa-Trabzonspor maçlarını ara ara takip 
edebildik.Öncelikle iki maçında tam bir 'Süper Lig' maçı ritiminde geçtiğini rahatlıkla söyleyebilirim.Öncelikle Eskişehirspor-Elazığspor maçıyla başlayacak olursak Eskişehirspor'un haftalardır süren üst taraf mi alt taraf mi tercihini yapamadığını bu maçtada göremedik.Maça iç saha avantajıyla tempolu başladılar.Nitekim ki takımın golcüsü Kamara'nin da 13'ncüdakika bulduğu golle öne geçtiler.Ardından Eskişehirspor baskısı devam etti ancak bu sefer eski dost Ivesa Eskişehirspor'un önünde durdu.Tabi bu dakikalarda inanılmaz goller kaçıran Kamara Eskişehirspor için kolay geçecek bir maçı bir hayli zorlaştırdı.Maçın başından bu yana kontralarla etkili olmayan çalışan Elazığspor ise ilk kaleye atağında takımın süpriz golcüsü Koksal Yedek ile beraberliği yakaladı ve Eskişehirspor'un rahatlıkla 2-0,3-0 bitirebileceği devre 1-1'le bitti.İkinci yarıya moralsiz başlayan Eskişehirspor karşısında ikinci yarıda daha dirençli,iyi savunma yapan bir Elazığspor buldu.Maç orta saha mücadelesi geçtiği,Eskişehirspor'un baskı yapmaya çalıştığı dakikalarda bu sefer bu sezona damga vuran Serdar Gürler kontara da sahneye çıktı ve Elazığspor'u  öne geçirmeyi başardı.Yılmaz Vural ile birlikte ligin ikinci yarısında geriye dahi az düşen Elazığspor'u 2-1'lik skor berkide ligde kalmak adına çok büyük avantaj sağlayacak bir skordu.Ancak son bölümde Eskişehirspor'un baskısı arttı ve nitekim ki Mustafa Sarp'in çok çok basit hatasıyla penaltı vuruşunu kazanan Eskişehirspor beraberliği kurtardı.Maç öncesinde Yılmaz Vural'a sorulsa 1 puan verelim maça çıkma kesinlikle evet derdi ancak tarih yine tekerrür etti Yılmaz Vural yine bir 3 puanı son dakikada kaybetti.Eskişehirspor için ise son haftalarda çok parlak bir tablo yok ancak yinede takım 1'er puanlarla Uefa iddiasını devam ettiriyor.




Saat 20:00 sularında başlayan bir diğer maç olan Bursaspor-Trabzonspor ise izleyicilere ilk 45 dakika müthiş bir maç vaat etti.Takımın bucür yıldızı Batalla'nin hemen maçın başına bulduğu gol izleyicilere sakın ola Ligtv2'ye geçmeyin burada güzel bir ilk yarı sizlere seyrettireceğiz gibiydi.Ardından geriye düşmesine ilk kez tepki veren Trabzonspor dakika 11 dakikada bulduğu 2 gol ile bir anda öne geçmeyi başardı.Trabzonspor'un attığı gollerde son haftalarda formsuz olan Serdar Aziz-İbrahim Öztürk savunma tandeminin de büyük hatası olduğunu rahatlıkla söylebilirim.Ligde uzun bir zaman sonra deplasmanda öne geçen Trabzonspor için defansta mi kalayım,yoksa aynı hücum futbolumu devam mi ettireyim sorusunun kendi içinde sorulduğu dakikalarda bucür Batalla yine sahneye çıktı ve skoru eşitledi.Bu dakikadan sonra seyircinin desteğiyle takımın ikinci yarısındaki yıldızlarından biri olan Şener Özbayraklı'nin müthiş golü ile Bursaspor tekrardan öne geçmeyi başardı.




Son haftalarda skor kısırlığı yaşayan iki takımın futbol resilati sunduğu ilk yarıdan sonra özellikle Bursaspor'dan ben daha kontrollü oyun bekliyordum,yanılmadım da.İkinci yarı önceki iç saha maçlarında da olduğu gibi skoru koruma özgüdüsü ile oynayan Bursaspor,Trabzonspor'un fazla etkili olmasada baskısına direndi ve önemli bir 3 puanı hanesine yazdırdı.Üst taraftaki 3'lünün ardından Bursaspor-Gençlerbirliği-Eskişehirspor hatta Kayserispor arasında son haftalarda ciddi bir Uefa Kupası mücadelesi olacağa benziyor.Tarihinin en kötü sezonunu yaşayan Trabzosnpor için ise kabus gibi bir sezon devam ediyor ve bu hafta 13'ncü sıraya kadar indiler.Milli ara Trabzonspor'un rahat bir 14 günlük nefes almasını sağlayacaktır ancak ondan sonra hedefini iyice yitirmiş bu oyuncu topluğuğu ile Trabzonspor nasıl bir yerde ligi bitirecek gerçekten merak içerisindeyim.

İ.B.B - Mersin İ.Y ( Cumartesi 13:30 )





Maçın önemi büyük olsada her zamanki gibi boş tribünlerde antreman maçı oynanıyor havası yaratan Olimpiyat Stadı'nda bu sezon zorlanan İ.B.B için çok kritik ve kazanması gereken bir maçtı.Rakip Mersin İ.Y içinde farklı birşey söyleyemeyiz onlarda maç öncesinde kazanmaktan,en azından kaybetmemekten başka bir şey düşünmüyordu.Ligin ikinci yarısındaki iç saha maçlarında aslında İ.B.B takımını ben beğenmiştim.Kayserispor ve Eskişehirspor ile berabere kaldıkları maçlarda dahi etkili,ofansıf bir futbol oynamışlardı.Bugünde rakip savunması sıkıntılı ve artık lige havlu atmak üzere olan Mersin İdman Yurdu idi.Beklediğim gibi İ.B.B maça baskılı başladı ve takımın devre arasında transferi Simon Zenke'nin etkili koşusuyla ile öne geçtiler.Ardından ağır Mersin savunmasının arkasına Tom ve Visca ile iyi sarkmaya devam ettiler ve bu sefer gol Tom'un ayağından geldi.İ.B.B için zor geçmesi beklenen bu maç 12 dakikada neredeyse bitti.İlk yarının sonuna kadar Bülent Korkmaz takımı geriye çekti ve kontrollü bir futbolu tercih ettiler.Mersin İ.Y ise ilk yarıda bal yapmayan arı gibiydi,ilk yarı boyunca özellikle üçüncü bölgede hiç etkili olamadılar.İkinci yarıya ise Zenke-Ömercan değişikliği ile başlayıp oyununu tamamen kontraya endeskli kuran Bülent Korkmaz 
bunda da başarılı oldu.Serbest vuruştan dönen topu iyi takip eden Mahmut Tekdemir Süper lig kariyerindeki ilk golünü atarak takımını üç farklı üstünlüğe taşıdı.Bu dakikadan itibaren oyunu iyice kontrolüne alan İ.B.B takımın bu sezonki yıldızı Holmen ile farklı 4'e çıkardı.Ben 4-0 olduktan sonra maçı izlemeyi bıraktım,bu sıralarda Mersin Nobre ile iki gol bulup maçı 4-2 bitirmeyi başarmış.İ.B.B için milli araya rahat bir nefes alarak girmelerine sağlayan bir galibiyet olurken,Mersin'i bu mağlubiyet iyice ateş hattına attı.Artık bu dakikadan sonra Mersin'in ligde kalması benim açımdan bir futbol mucizesi olur.



Gençlerbirliği - Karabükspor ( Cumartesi 16:00 )




Maç öncesi bana haftanın en futbol vaat eden maçı olmasa da izleyiciyi TV karşısından pek ayrılmasını sağlamayacak bir maç
olacağını tahmin edebiliyordum.Nitekim ki haftanın erken gol atma modası bu maçtada devam etti ve Gençlerbirliği baskılı oyunun karşılığını  Petrovic'in güzel golüyle buldu.Karabükspor'un etkili bir hücum hattı olsada özellikle savunmada çok hata yapıyorlar ve bana göre Deumi-Anıl tandemiyle Mesut Bakkal çıkarak maçı baştan kaybetti.Önceki Orduspor deplasmanında da bu tandem ile çıkmıştı 3 gol yedi,en az yediği kadar net pozisyonu kalesinde gördü.Süper ligdeki takım çalıştıran hocaların neden bu şekilde hatalarından ders almadığını anlamakta güçlük çekiyorum.Neyse tekrar maça dönecek olursak golden sonrada baskısını arttıran Gençlerbirliği ligin ikinci yarısının süpriz olcusu Fleminks ile önemli fırsatları harcadı.Tam ilk yarı bu skorla bitecek derken takımın bu sene pek ortalıkta gözükmeyen gölcüsü Shelton'un golüyle skoru eşitledi.Shelton'un golünde de bu sezon fazla hata yapmayan Gençlerbirliği savunmasının büyük hatasının olduğunu hemen notlarımıza ekliyelim.İkinci yarı ise yine aynı tempoda bir maç beklerken Anıl Karear'in çift sarıdan gördüğü kırmızı kart Karabükspor'un galibiyet umutlarını bir hayli güçleştirdi.Bu dakikadan itibaren Gençlerbirliği müthiş bir baskı kurdu.Fuat Çapa'nin takımlarının en önemli özelliği geride olsalar bile uzun topla hiç oynamıyorlar,pas yaparak çıkmaya çalışıyorlar.Bu baskının da karşılığını 90'da Fleminks'in kafa gölüyle aldılar ve üst tarafta kalmak için çok kritik bir galibiyet aldılar.Üst üste iki galibiyetin ardından ciddi bir Uefa Kupası şansı takım için doğdu,son haftaya kadar bu şansı kovalayacaklarını düşünüyorum.Büyük takımlardan aldığı puanlar olmasa da berki en dipte olacak Karabükspor 
için ikinci yarı kabus gibi geçmeye devam ediyor.Biraz daha maç kaybetmeye devam ederlerse kendilerini ateş hattının içinde bulabilirler.



Beşiktaş - Kasımpaşa ( Cumartesi 19:00 )


Bu sezon iki tane futbol oynamayı amaçlayan takımın kapışmasında keyifli bir futbol bekliyordum,yanılmadım.Son iki sezondur İnönü'de Beşiktaş'in rakipleri kontraya iyi çıkabilen,hızlı oyunculardan bir takımsa genelde zaten istediği skoru alıyor.Neden derseniz Beşiktaş iç sahada çok ofansıf oynuyor,defansı resmen unutuyor.Sivok-İbrahim Toraman ikilisi geride iken iyi ama takım öne çıktığında çizgide savunmada kalırken çok ağırlar ve bu da kontra atak futbolunu benimseyen takımların bir hayli işine geliyor.Şota'da Beşiktaş'i iyi irdelemiş olacak ilerde üç hızlı oyuncusu(Djalma,Viudez,Uche) ile maça başladı.Nitekim ki etkili kontraya çıkan Kasımpaşa ikinci yarınının parlayan oyuncularından biri olan Viudez'in golüyle maçın hemen başında öne geçti.Beşiktaş genelde golü yedikten sonra bi 10 dakika şokun etkisinden çıkamazdı ancak bu sefer durum öyle olmadı Olcay'in muhteşem golüyle dakika 13'te beraberliği yakaladılar.Ben bu dakikadan sonra Beşiktaş'tan baskı bekliyordum ancak Kasımpaşa bu dakikadan itibaren oyuna hükmeden taraftı,dakika 33'te de uzun zamandır oynamayan Djalma'nin golüyle öne geçmeyi başardılar.Beşiktaş başta bahsettiğim golü yeme şokuna bu sefer girdi baskı dahi kuramadan ilk yarı Kasımpaşa'nin 2-1'lik üstünlüğü ile sona erdi.




İkinci yarıya ise Holosko'yu çıkarıp Almedia'yi alarak forveti çiftleyen Samet Aybaba'nin takımı ikinci yarıda da benim beklediğim etkinlikte değildi.İyi oynamasada yinede pozisyona girdiler ancak değerlendiremeyince karşı tarafın genç yıldızı Halil Çolak attığı 3'ncü golle İnönü'de soğuk bir duş etkisi yarattı.Bu dakikadan sonra da pek değişen birşey olmadı ve Kasımpaşa kendisi adına çok kritik bir galibiyet aldı.Beşiktaş ise Galatasaray ve Fenerbahçe'nin kazanmasıyla iki takımında 7 puan gerisine düştü ve artık şampiyonluk şansı Beşiktaş için bir hayli azaldı.Berkide sene sonu geriye bakıldığında bu maç Beşiktaş'in şampiyonluğu kaybettiği maç olarak görülebilir ancak benim fikrim Beşiktaş şampiyonluğu iç sahadaki Eskişehirspor ve Antep maçlarında kaybetti.